İstanbul

İmar muhalefeti

Yazan: Gökhan Tan
Google Earth

Göztepe Parkı'na camiden Kadıköy'ün “Gökkafesi”ne, yaşam alanlarımızın gaspının arkasındaki güç.

İBB Meclisi Kadıköy Göztepe Parkı’na, mahkeme kararı doğrultusunda CHP'nin muhalefetine rağmen cami yapım kararı aldı. Hayırlı olsun.” İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Abubekir Taşyürek, parka yapılacak caminin önünde bir engel kalmadığını 22 Kasım’da Twitter hesabında böyle duyurdu. 140 karakterin hakkını fazlasıyla veren bir tweet’ti doğrusu. AKP'li Başkan, yeri ve ihtiyaç duyulup duyulmadığı yıllardır tartışılan, yedi yıl önce mahkeme kararıyla durdurulan caminin dönüşünü ilk elden muştularken, kaybedilen zamanın müsebbibini de hatırlatmayı unutmuyordu.

Caminin arkasındaki güç

Taşyürek’in, bu yazının da konusu olan “CHP’nin muhalefetine rağmen” vurgusu önemli. İBB Meclisi’nin 2005’te aldığı Göztepe Parkı’na cami kararını yargıya götüren de Kadıköy Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Selami Öztürk iken, görünen o ki, İBB Meclisi’ndeki AKP’li çoğunluğa bu kararı tekrar aldıran itici güç CHP’nin muhalefeti. Yedi yıl sonra İstanbul’da, varlığını kendisine duyulan ihtiyaçtan ziyade bu muhalefete borçlu, camiden kışlaya, kanaldan köprüye onlarca proje var. Selami Öztürk o günlerde, mâkul bir gerekçe ile “Sorun cami değil. Bu alana kütüphane, hastane de yapılamaz çünkü burası bir yeşil alan” diyordu. Kadir Topbaş da Meclis’in kararından haberi olmadığını ve inceleme yaptıktan sonra karar vereceğini söylüyordu. (“Parka cami şaşırttı”, Milliyet, 22 Eylül 2005) Nihayetinde aynı kentin ihtiyaçlarına hizmeti amaçlayan siyasetçilerin yedi yılda uzlaşıp da alamadığı kararı almak Danıştay’a kaldı. Proje hayata geçirilirse bu cami, ezici çoğunluğun aynı dine mensup olduğu bir ülkede, o dine ait ibadethanenin yargı kararıyla inşa edildiği nadir bir örnek olacak.

“Benim değil, İBB’nin işi”

Gelgelelim iki taraf da icraatlarıyla, yaptıklarıyla eleştirilirken, topu sürekli yapamadıklarına atıyor. Gazeteci Zafer Arapkirli ‘Açık ve Net’ programında Selami Öztürk’e neden kaçak güreştiğini soruyor: “İşinize geldiği zaman ‘Ben karışmam, Büyükşehir karışır’ demiyor musunuz?” Öztürk, “Büyükşehir Göztepe’ye camide ısrarcı. ‘Israr edecekseniz, parkın içinde yeşil olmayan bir alan var, oraya yapalım’ dedik. Bizi makul gördüler ama siyasette makul görmenin pek anlamı olmuyor” diye cevaplıyor. Ve ekliyor “Kadir Topbaş çok efendi, çok iyi bir insan ama maalesef iş konuşamıyoruz.” (Habertürk, 20 Kasım) Kadıköy sürekli Büyükşehir’den sızlanırken Büyükşehir de devletten, oldu bittilerden yakınıyor. Topbaş “Trafiği bir türlü bana bağlamadılar” diyor örneğin. İBB bürokratlarının itiraz ettiği ama İBB Meclisi’nin geçirdiği tarihi yarımadanın siluetini bozan gökdelenler için “Orada bir şeylik olmuş. Artık yapacak bir şey yok” diyebiliyor. Meclis kararını veto yetkisine sahipken…

“Onay değil, ruhsat verdik”

Zafer Arapkirli aynı programda lafı Moda sahilindeki Double Tree Otel’e getiriyor. “İstanbul’un bağrına hançer gibi saplanan bir projeydi. ‘Biz karışamayız, yapmışlar’ diyecek durumunuz yok çünkü siz de onay verdiniz” diyor Öztürk’e. Öztürk reddediyor: “Biz onay değil ruhsat verdik. İlçe belediyesi olarak görevimiz, evvelce İBB tarafından verilen imarın ölçeğe göre uygulanmasını denetlemekle sınırlı. Büyükşehir’in yaptığı (1/5000 ölçekli) imar planı anayasa gibidir. İlçe belediyesinin yaptığı daha detaylı (1/1000 ölçekli) plan ise yasa gibidir, uyumlu olması gerekir. Çünkü biz yapmazsak Büyükşehir kendisi yapar.

Demek ki Göztepe için “sorun cami değil, yeşil alanı korumak” diyen, bunun için yargıya kadar giden Başkan, her yapı tipine, örneğin Moda’daki otele karşı benzer muhalefetin sonuç getireceğine inanmıyor.

Çünkü Double Tree Oteli’nin yükseldiği, 2004’e kadar kamuya ait konut alanının turizm ve ticaret alanına çevrilmesinde ve çevresindeki tüm yapıları üçe katlamasında bizzat belediyesinin desteği var. Bakın 2008’de gazeteci Özgür Gürbüz’e ne söylüyor Öztürk: “18 kattan 12’ye indirilen plan bizi yanılttı. 12 katın böyle bir kütle yaratacağını düşünemedik.” (“Gökkafes mi olacak, Park Otel mi?”, Yeni Aktüel, 9-15 Ekim 2008)

Yanlış içinde yanlış. Tek bir harfin hatta virgülün kentin kaderinde etkili olduğu imar planında, Öztürk’ün bahsettiği 18, kat değil, metre! 25 yıllık belediyeciliğiyle övünen bir siyasetçinin bunu bilmemesi imkansız. İBB Meclisi’nde 15 Haziran 2005’te oybirliğiyle -yani CHP’li üyelerin de onayıyla- yapılan değişiklikte binanın yüksekliği 18 metreden, 12 kata “çekiliyor”. 2011’de tamamlanan otel 48-50 metre yükseklikte. Ve bunun ne anlama geldiğini anlamak için vapurdan Kadıköy sahiline bakmanız yeterli.

AKP muhalefetine rağmen

Hikâyenin en çarpıcı bölümü, 1/1000’lik imar planının Kadıköy Meclisi’ndeki oylaması. Bu oylamada CHP grubu, İBB’nin yaptığı 1/5000’lik plandaki yüksekliğe onay verirken, meclisin 8 AKP’li üyesi “yüksekliği azaltalım” diyerek red oyu kullanıyor. O dönemki AKP’li üyelerden Abdülkadir Cebeoğlu itirazını “Bir ucubeye onay vermemek için karşı çıktık” diye açıklıyor. Belediye Meclisi’nin diğer AKP’li üyelerinden Rıza Saka ise “‘Anadolu yakasının Gökkafesine onay veriyorsunuz’ dedik. Kadıköy Meclisi o planı onaylamasaydı İBB’de daha güçlü olur, derdimizi anlatabilirdik” görüşünde. AKP’liler kendi partililerinin oylarıyla geçen İBB kararına karşı çıkarken, İBB’nin dayatmasından yakınan Selami Öztürk’e planı kendi meclisinde oylatırken acaba ne dayatılmıştı?

Sayfadaki, Double Tree Otel’in bulunduğu alanı gösteren uydu fotoğrafları durumu bu yazının yapabileceğinden daha iyi açıklıyor. Yeşil alan hassasiyeti cami meselesinde ortaya çıkan Kadıköy Belediyesi’nin, Koruma Kurulu’nun kendisine emanet ettiği bu alandaki ağaçlarla ilgili ne önlem aldığı için de sanırım söze gerek yok.

Söylenebilecek tek şey, imar muhalefetine siyaset gibi ağaçların da direnemediği.

*Radikal İki, 9 Aralık 2012

Yorum yazın