İtalya 6 Nisan’da 6,3 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı. Deprem ülkenin merkezindeki Abruzzo bölgesi ve özellikle de bu eyaletin tarihi başkenti L’Aquila’da hasara yol açtı. Ölü sayısının 260’ı bulduğu bildiriliyor.
Ajanslara deprem haberiyle neredeyse aynı anda düşen bir haber dikkat çekiciydi. Bu habere göre İtalyan Sismolog Gioacchino Giuliani, depremi bir ay öncesinden tahmin etmiş ve halkı evlerini boşaltmaları yönünde uyarmıştı. Giuliani bu uyarıyı sadece internet sitesinde yayınlamakla kalmamış, kent sokaklarını arabasıyla dolaşarak megafonla duyurmuştu.
Giuliani, bölgede Ocak ayı ortasında başlayan ve düzenli aralıklarla devam eden sarsıntıları öncü deprem kabul etmişti. Ve sismik olarak aktif bölgede, deprem öncesinde ve sırasında yeryüzüne çıkan radon gazını takip etmeye başlamıştı. Ancak gerek internet yoluyla gerek bizzat yaptığı duyurular “halkı endişeye sürüklediği” gerekçesi ile L’Aquila valisinin tepkisini topladı. Giuliani’nin internet sayfasındaki uyarı zorla kaldırıldı.
İtalyan Sivil Savunma kurumu, bilim adamlarıyla bir toplantı tertip ederek Giuliani’nin savunduğu deprem riskini değerlendirdi. Ve 31 Mart akşamı şu açıklamayı yaptı:
“Yaşanan sarsıntılar, L’Aquila gibi sismik bir bölge için son derece doğaldır. Depremi gerçekleşmeden önce tahmin etmek mümkün değildir ve bu nedenle herhangi bir uyarı için neden bulunmamaktadır.”
“Deprem tahmin edilemez”
İtalyan Jeofizik Enstitüsü Başkanı Enzo Boschi de, gazetecilerin soruları üzerine şu açıklamayı yapmıştı: “Her depremde, onu gerçekleşmeden önce tahmin ettiğini iddia eden insanlar çıkar. Ama bildiğim kadarıyla o depremi kesin olarak tahmin edebilen kimse yoktur. Çünkü deprem tahmin edilemez.”
Bilim adamlarının bu keskin tavrından olsa gerek, dünya basını da depremi “tahmin eden” Giuliani’ye fazla itibar etmedi. Örneğin Britanya’nın önemli gazetelerinden The İndependent’ın depremi duyuran haberinde Giuliani hakkında sadece, deprem uyarısını haftalar önce yaptığı ancak “halkı tedirgin ettiği” için polise şikayet edildiği bilgisi geçiyor. İtalya’da günün adamı olması gereken bilim adamı, ülke medyasında da yeterli ilgiyi görmüş değil.
Vatan gazetesinin bugünkü nüshasında konuşan Guilani, depremin sinyallerini tüm hafta sonu gördüğünü dile getiriyor. (Deprem pazartesi günü saat 04:30 civarında gerçekleşmişti.)
“Giuliani deli mi?”
Deprem olduktan ve kayıplar yaşandıktan sonra akla gelen ilk soru Gioacchino Giuliani’nin neden dikkate alınmadığı hatta susturulduğu. L’Aquila’da yaşayan bilim adamı, bir bilim adamının en son yapması gereken şeyi yaparak megafonla sokağa çıkmış ve vardığı sonucu böyle duyurmak istemişti. Bu, kimseden yüz bulamayan bir bilim adamının haklı çırpınışı mıydı? Ya da “halkı endişeye sevk eden” bu adamı susturmak doğru muydu?
Yerbilimci Celal Şengör’e göre Giuliani’nin deprem uyarısında bulunması, bu yönde emareler görse bile bir hata. Levha hareketleriyle (tektonik) ilgili çalışmalarıyla tanınan Şengör, “deprem haber vermeleri”nin tehlikesine dikkat çekiyor. Ona göre bu tür haberlerin doğru çıkmaması, bilim ve bilim adamına güveni sarsıyor.
Şengör’e göre bu haberlerin doğru çıkma, yani bilim adamının depremi öngörebilme ihtimali neredeyse yok. “Bir depremin tam olarak nerede ve ne zaman olacağını söylemek mümkün değil” diyor Şengör. Ve şu örneği veriyor: “Elimize bir sopa alalım ve bükelim, bir süre sonra kırılacaktır. Ama benzer 10 sopayı aynı şekilde büktüğümüzde hepsi ayrı noktalardan kırılır. Depremin yani kırılmanın detayları, ancak olduktan sonra öğrenilebilir. İşte bu yüzden biz yerbilimciler çok temkinli konuşuruz.”
Şengör, üst üste yaşanan bir sarsıntı silsilesinin bile “öncü deprem” sayılamayacağını ve büyük bir depremin öncüsü olmadan da gerçekleşebileceğini söylüyor.
“Elindeki verilere bakmak lazım”
Türkiye’nin önde gelen bir başka yerbilimcisi, Sismolog Tuncay Taymaz, İtalyan meslektaşı Giuliani’nin tahmininin doğru olma ihtimalini küçümsemiyor. “Elindeki verileri görmeden konuşmak doğru olmaz” diyor. Giuliani’nin depremi tahmin edebilmek için ölçtüğü radon gazının, deprem esnasında ortaya çıktığını ve en geç 72 saat içinde kaybolduğunu söylüyor. “Bu durumda depremden bir iki gün önce bu gazın neden olduğu bir anomali (normalin dışında seyreden durum) gözlemlemiş olabilir” diye ekliyor.
Yine de, radon gazının sıra dışı bir duruma işaret etmesi birden fazla koşulun bir araya gelmesine bağlı. Her şeyden önce gözlemin, kırılmanın yaşandığı, enerjinin açığa çıktığı merkezde yapılması gerekiyor ki, bu merkezi önceden bilebilmek neredeyse imkansız. İkincisi ölçüm yapılan bu merkezin, yerdeki kırıklarla teması olan sulak bir alan olması gerekiyor. Çünkü magma tabakasına yakın seviyelerdeki kayaçların erimesiyle ortaya çıkan radon, yeryüzüne kırıklar boyunca yeraltı sularıyla taşınıyor. Suyun içinde moleküler düzeyde kalan gaz, tıpkı kapağı açılan bir kola şişesinin fokurdaması gibi, havaya karışınca tekrar gaz haline dönüyor. Ve atmosfere çıktığı anda anomali başlıyor. Örneğin hava sıcaklığında ani yükselmeler yaşanıyor. Son olarak, bu türde bir anomaliyi kaydedebilmek için çok uzun süreli ölçümler yapmak gerekiyor.
“Bir İngiliz bunu yapmazdı”
İki yer bilimcinin Giuliani’nin megafonla sokağa çıkmasını düşüncesi de birbirinden farklı. Celal Şengör, bunu “duygusal bir tavır” olarak niteliyor. “Kabul edelim ki Akdeniz kültüründe var bu. Ama bir İngiliz bilim adamına yaptıramazsınız bunu” diyor. Taymaz, “Bu adama deli muamelesi yapıp ciddiye almıyorlarsa, yapabileceği bir şey kalmıyor” görüşünde.
Tuncay Taymaz, ilk fırsatta İtalyan meslektaşına ulaşıp, elindeki verileri görme isteğini ileteceğini söylüyor. Giuliani ise, Vatangazetesine yaptığı açıklamada İtalyan hükumetinin bir üyesinin depremden sonra kendisini arayıp özür dilediğini bildiriyor. Ancak Taymaz’a göre verileri görmeden, Giuliani’nin “tahmini” üzerine yorum yapmak mümkün değil.