Sanat Söyleşi

Bütün Fehmilere umut mesajı

Yazan: Kader Tuncaloğlu

Türkiye’nin genç kuşak sinemacılarından Nisan Dağ ile ödüllü “Bir Nefes Daha” filmi üzerine bir söyleşi.

Yönetmen Nisan Dağ’a göre ödüllü filmi Bir Nefes Daha, izleyiciye, en karanlık dünyada bile bir umut olabileceğini düşündürüyor. Dağ, filmin ana karakteri Fehmi üzerinden herkese “pes etme” mesajı vermeye çalıştıklarını söylüyor.

Senarist, yapımcı ve yönetmen Nisan Dağ, Sinema bölümünün davetlisi olarak geçtiğimiz hafta İstanbul Bilgi Üniversitesi‘ndeydi. Söyleşi öncesinde Dağ’ın yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği ikinci uzun metrajlı filmi Bir Nefes Daha gösterildi. Dağ, gösterimin ardından Sinema Bölümü Direktörü Prof. Dr. Feride Çiçekoğlu moderatörlüğünde soruları cevapladı.

Nisan Dağ’ın ikinci uzun metrajli filmi Bir Nefes Daha, Eylül 2021’de izleyiciyle buluşmuştu.

Nisan Dağ’a 28. Adana Altın Koza Film Festivali‘nde en iyi yönetmen ödülünü kazandıran Bir Nefes Daha, İstanbul’un kenar mahallelerinden, müziğe ve aşkına tutunarak ayakta kalmaya çalışan bir gencin hikâyesi.
Oktay Çubukçu‘nun canlandırdığı Fehmi, hayallerine ulaşmak için bonzai bağımlılığından kurtulmaya çalışıyor. Kendini rap müzikle ifade etmeye çalışan Fehmi, yaşadığı çevrenin çok dışındaki DJ Devin (Hayal Köseoğlu canlandırıyor) ile tanışınca hayatı değişiyor; birbirlerine ilham vermeye başlıyorlar. Hikâye işte tam da burada başlıyor.

Madde bağımlısı Fehmi’nin iç dünyasını izleyiciye aktarabilmek için filmin bazı bölümlerinde izleyiciyi animasyonlar karşılıyor. Nisan Dağ’a göre animasyon, bonzai bağımlılarının gerçekten kopuk bir dünyalarının daha olduğunu gösterebilmek için başvurdukları bir yöntem.

Oktay Çubukçu’yu Fehmi’ye benzetmek

Özellikle Fehmi karakterini canlandıracak oyuncuyu ararken zorlandığını, hatta bir ara doğru kişiyi bulamayacağını düşündüğünü belirten Dağ, “Oktay Çubukçu’yu gördüğüm an ‘işte bu’ dedim ve Fehmi karakterine dönüşümünü adım adım ilerlettik” diyor. Çubukçu’yu Fehmi karakteri için gerçek bir değişime soktuklarını söyleyen Dağ, “onu Fehmi karakteri için bayağı bir kirlettik” sözleri ile karakterin derinliklerine de indiklerini vurguluyor.

Fehmi ile Devin arasındaki zıtlıkların nasıl bir uyuma dönüştüğünü seyirciye farklı açılardan sunmaya çalıştıklarını söyleyen Dağ, sosyal statüden bağımsız olarak “ruhsal açıdan kimin kimden üstün olduğunu bilemeyiz” düşüncesiyle hareket ettiğini ve karakterleri ona göre şekillendirdiğini belirtiyor. Filmin baş karakteri olan Fehmi’nin ruhsal çöküşlerinde Devin karakteri onu yükseltiyor gibi gözükse de aslında Fehmi’nin de zaman zaman Devin’i eylemsizliklerden kurtardığının altını çiziyor. Devin karakterini Fehmi’ye göre daha gizemli olmasını tercih ettiğini belirten Dağ, Devin’deki bu gizemli yanlardan her izleyicinin kendinden bir şeyler bulmasını beklediğini söylüyor.

“Rap, sözel bir silah”

Nisan Dağ’a göre filmde rap müziği kullanılması tedadüf değil:

“Çünkü rap, derdi olanlar için sözel bir silah. Hayattaki zorlukları dışa vurup, haksızlıklara karşı isyan edebilmeyi sağlıyor.” Filmin geçtiği Karaçınar gibi semtlerde yaşayan gençlerin bu yüzden rap müzikle ilgilendiğini belirtiyor Dağ. Baş karakter Fehmi de bunlardan birisi ve bunu başarıyor. Filmin başından sonuna kadar bu hissiyat izleyiciye işliyor.

Filmin müziği Her Şey Çok Güzel Olacak parçasının bir anda popüler olması yönetmeni bir hayli şaşırtmış. “Bu kadar patlayacağını düşünmemiştim” diyor Dağ. Film için yazılan tüm parçalarda anahtar kelimeleri kendisi belirlemiş ve her anahtar kelimenin hikâyeye işlemesini sağlamış.

Umudu seyirciye aktarabilmek…

Filme karamsar bir atmosfer hakim olmasına rağmen final umut verior. Nisan Dağ, temel amacının bu umudu seyirciye aktarabilmek olduğunu belirtiyor:

“En karanlık, en sert dünyada bile bir umut olabileceğini, eğer ararsak içimizde bulabileceğimizi anlatmak istedim. Bütün Fehmilere ‘pes etme’ mesajını vermek istedik.”

Hikâyeyi izleyiciye bir kamu spotu havasında sunmak istemediği için ince detaylar ile farklı duygular yaratmayı hedeflediğini belirtiyor Dağ. Ona göre bir hikâyeyi sevdirmenin anahtarı, seyirciyi duygusal yönden yakalamaktan geçiyor.

Nisan Dağ

Senarist, yönetmen ve yapımcı Nisan Dağ (fotoğraf: pro.festivalscope.com)

Türkiye’nin genç kuşak sinemacılarından Nisan Dağ (36) Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü’nde tamamladığı lisans öğreniminin ardından Columbia Üniversitesi Film Yönetmenliği programında 2013 yılında yüksek lisans öğrenimi gördü.

Öğrenciliğinden itiraben ürettiği kısa filmler festivallerde gösterilen ve çeşitli yapımlarda sanat yönetmeni olarak çalışan Dağ, Müzik kanalı MTV’nin Rebel Music serisinin Turkey: Flowers of Gezi Park (Gezi Parkı Çiçekleri) adlı Türkiye bölümünün yönetmenliğini yaptı. Bu yapım Nisan 2015’te yayınlandı. Dağ, 2016’da Goethe Enstitüsü için, Suriye’den Sulukule’ye adlı bir belgesel çekti.

Filmlerinin hem senaryosu hem yönetmenliğini üstlenen Dağ, ilk uzun metrajlı filmi Deniz Seviyesi (2014) le 15. Milano Uluslararası Film Festivali’nde ve 21. Altın Koza Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödüllerini filmin bir diğer yönetmeni Esra Saydam ile kazandı. Film, 2015’te Slamdance Film Festivali’nde de Onur Ödülü’ne layık görüldü. İstanbul Altın Lâle Film Festivali‘nde Ulusal Yarışma bölümüne seçildi.

Dağ’ın yazıp yönettiği ikinci uzun metraj filmi Bir Nefes Daha, 28. Adana Altın Koza Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülü kazanmıştı. Genç yönetmen, kadın sinemacılar kolektifi Film Fatales İstanbul’un kurucuları arasında yer alıyor.

 

Yazar hakkında

Kader Tuncaloğlu

Yorum yazın