Gündem

Umut ve korku sınırı Yunanistan

Yazan: Taha Erdem
Uluslararası Af Örgütü

Uluslararası Af Örgütü 2012 -2014 tarihleri arasında Türkiye’den Yunanistan’a gitmeye çalışan mülteci ve göçmenlerin 188’inin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Af Örgütü, yasa dışı yollarla Avrupa’ya gitmeye çalışan mülteci ve göçmenlerin Yunanistan’da yaşadıkları hak ihlallerini içeren raporunu açıkladı.  “Umut ve Korku Sınırı”  adı verilen raporda Ağustos 2012 ve Mart 2014 tarihleri arasında, Türkiye’den Yunanistan kıyılarına ulaşmaya çalışan ve aralarında bebek ve çocukların da olduğu en az 188 kişinin boğuldu ya da kaybolduğu belirtildi. Yunanistan güvenlik görevlilerinin gerçekleştirdiği hak ihlallerine de yer verilen rapora göre kaçaklar hırsızlık, kötü muamele, zorla alıkoyma, küfür ve hakaret, üzerlerine ateş açılma gibi uygulamalara maruz kalıyor.

Sığınak değil şiddet buluyorlar

Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Programı Direktörü John Dalhuisen tarafından açıklanan raporda, Avrupa ülkelerinin yasadışı sınır geçişlerini önlemek amacıyla hayata geçirdiği sert tedbirlerin mülteci ve göçmenleri daha tehlikeli yollar kullanmaya ittiği belirtildi. Yunanistan sınırlarında mülteci ve göçmenlerin gördüğü muameleyi “korkunç” olarak niteleyen Dalhuisen, “Mülteci ve göçmenler sığınak bulmak yerine, daha çok şiddet ve tehditle karşılaşıyorlar. Çırılçıplak soyuldukları, eşyalarının çalındığı ve hatta Türkiye’ye geri itilmeden önce silah zoruyla tutuldukları vakalar mevcut. Yunanistan büyük kale Avrupa'nın sınır devletidir ve devletlerin kendi sınırlarını koruma önceliği olmasına rağmen bu asla ümitsizce sığınma ve sadece daha iyi bir yaşam arayanların hayatları ve güvenlikleri pahasına yapılmamalıdır. Bu geri itmeler devlet yetkilileri tarafından uygulanıyor. Bu durumda Yunanistan yetkilileri bütün sorumluluklarını kabul etmelidir. Yetkililer hukuka aykırı ve hayatları tehlikeye atan bir uygulama olan geri itmeleri resmen tanımalı ve sonlandırmalıdır ” dedi.

Yunanistan yasaları ihlal ediyor

Raporda, Yunanistan’ın kendi yasaları ile üyesi bulunduğu Avrupa Birliği sözleşmelerini ve uluslararası hukuku ihlal ederek kaçakların hukuki olmayan yollarla sınır dışı edilerek son geldikleri ülkeye gitmeye zorlandığı “geri itme” uygulamasına sıklıkla başvurduğu anlatıldı. Geri itme uygulamasının sığınma talep etme hakkının inkâr edilmesi anlamına geldiği vurgulanan raporda 20 Ocak 2014’te 27 kişiyi taşıyan bir balıkçı teknesinin Yunan adası Farmakonisi yakınlarında batmasıyla sonuçlanan olay örnek gösterildi. Sekizi çocuk, Afganistan ve Suriye vatandaşı 11 kişinin hayatını kaybettiği olaydan kurtulan iki göçmen Uluslararası Af Örgütü yetkililerine Yunanistan sahil güvenlik görevlilerinin teknenin batmasına neden olduklarını anlattı. Yunanistan yetkilileri ise bu iddiayı ve yapılanın bir geri itme operasyonu olduğunu reddetti.

Af Örgütü’nün araştırmasına göre geri itme uygulaması Yunanistan'ın kuzey doğusunda yüzlerce sınır polisinin kontrolünde ve 10,5 kilometrelik bir tel örgü duvarıyla kısmen korunmakta olan Evros bölgesi kara sınırı boyunca sürekli olarak gerçekleşiyor. Diğer geri itme uygulamalarının Ege Denizi'nde bulunan Midilli, Sakız ve Sisam (Samos) adaları çevresinde olduğu belirtilen raporda, Af Örgütü, Yunanistan’ın yükümlülüklerini uygulamadaki başarısızlığına karşı Avrupa Birliği’nin yetkisini kullanarak yasal süreçleri başlatması çağrısında bulundu.

Küfür, hakaret, ateş etme

Dublin II Yönetmeliği

AB'nin Dublin II yönetmeliğine göre mültecilerin sığınma başvurusunu ilk ayak bastıkları ülkelerde yapmaları gerektiği için, Yunanistan'daki ihlaller nedeniyle, diğer AB üyelerine yönelen mülteciler yönetmeliğe dayanılarak sınır dışı ediliyor. Avrupa Birliği Komisyonu, 2011'den 2013’ün sonuna kadar mülteci ve göçmenleri dışarda tutması için Yunanistan’a 227 milyon 576 bin 503 Euro bütçe sağlarken, aynı dönemde mülteci ve göçmen kabullerini sağlamak için sadece 19 milyon 950 bin Euro bütçe ayırdı.

Raporda mülteci ve kaçakların, yaşadığı hak ihlallerinden örneklere de yer verildi. Suriye’deki savaştan kaçan iki kız kardeşin, Türkiye sınırından Yunanistan'a geçtikten sonra polisler tarafından kendilerinin ve birlikte oldukları 40 kişinin maruz kaldığı muamele raporda şöyle anlatıldı: “Polis bize küfrediyor ve bizi itekliyordu […] Bizi siyah kapüşon ve siyah veya lacivert üniforma giyen kişilere teslim ettiler. Kapüşonlu adamlar paralarımızı ve pasaportlarımızı aldı. Sonra, bizi gruplar halinde, üzerimizde kalan kıyafetlerimizle küçük teknelerle Türkiye tarafına götürdüler” dedi.

6 Mart 2014’te, Yunanistan sahil güvenlik görevlileri Türkiye’den Yunanistan’ın Koyun (Oinouses) Adası’na varmaya çalışan 16 Suriyelinin bulunduğu küçük bir tekneye gerçek mermilerle ateş açmasına ilişkin olay da raporda yer buldu. Üç kişinin yaralandığı bu olayla ilgili Yunanistan sahil güvenlik görevlileri ise mülteci teknesinin kendilerine çarpmaya çalıştığı için meşru müdafaa amacıyla ateş açtıklarını iddia ettiği belirtildi. Bu savunmanın gerçeği yansıtmadığını belirten bir mülteci, “Silahsızdık ve zarar vermek istemediğimiz anlaşılsın diye ellerimizi havaya kaldırdık. Ancak ateş açıldı. Sahte mermi olduğunu düşünüyordum fakat sonra birinin bağırdığını duydum… Bir kadın kanlar içinde kalmıştı. Hepimiz çok korkmuştuk; sanki savaşı hiç arkamda bırakmamıştım” dedi.

Yorum yazın