Genel

Biraz Eylem Biraz Eğlence

Yazan: Duygu Sipahioğlu

Küresel ısınma ve iklim değişikliğine dikkat çekmek için dün 188 ülkede gerçekleştirilen 7 binden fazla eylemden biri de İstanbul Taksim’deydi. Çeşitli siyasi parti, grup ve sivil toplum kuruluşua üye kişilerden oluşan Küresel Eylem Grubu ve 350 hareketi tarafından düzenlenen 10/10/10 eylemine yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin farkında olup buna karşı […]

Küresel ısınma ve iklim değişikliğine dikkat çekmek için dün 188 ülkede gerçekleştirilen 7 binden fazla eylemden biri de İstanbul Taksim’deydi. Çeşitli siyasi parti, grup ve sivil toplum kuruluşua üye kişilerden oluşan Küresel Eylem Grubu ve 350 hareketi tarafından düzenlenen 10/10/10 eylemine yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin farkında olup buna karşı direnen “350 gönüllüleri”nin Galatasaray Lisesi önünden başlayıp Taksim Gezi Parkı’na uzanan “eylemce”lerinin destekçileri arasında Düşünce ve İfade Özgürlüğü sempozyumu için İstanbul’da bulunan dilbilimci Noam Chomsky ve hukuk profesöre Richard Falk da vardı.

Güneş, rüzgar bize yeter!”
10/10/10, milenyumun 10. yılı, 10. ayın 10. günü. Belirlenmesi, dünya çapında organize edilmesi, ‘başlangıç’ için uygun, sonrasında hatırlanması kolay bir gün. 10 Ekim 2010 doğa ve insanın barışı için bir dönüm noktası. “Küresel Çalışma Partisi” adı verilen bu dönüm noktası; 350 insanlarının eğlenerek seslerini duyurdukları için bir “eylemce”. Hatta öyle bir eylemce ki; belki de Taksim meydanında pazar günü yapılan eylemlerin hem en eğlencelisi hem de en olaysız geçeniydi. Dedikleri gibi, müzikli, bisikletli, organik yemekli, danslı ve harekete geçmeye kararlı bir eylemceydi. Polislerin hali hazırda beklemelerine rağmen, müdahale gerektirici hiçbir olayın yaşanmaması; doğa ve insanın barışına karşı durulamayacağını gösterdi. Eylemce, saat 15.00’te Galatasaray Lisesi’nin önünde başladı. Buradan yürümeye başlayan kalabalık, sloganlar atarak sloganlara uygun bir şekilde kimi zaman oturarak ve sessiz bir şekilde bekleyip, kimi zaman da ayakta, bağırarak, şarkılar söyleyerek hatta dans ederek devam ettiler. Greenpeace üyelerinin yüzlerini denizlere boşaltılan petrolü temsilen siyaha boyadığı eyleme katılanlar Uzunköprü Bandosu eşliğinde dans etti. Davullu, zurnalı gerçekleştirilen eylemce, yoldan geçen insanları dahi bu partiye çağırır nitelikteydi. Rengarenk barış bayrağı ve yeşil bir dünya şeklinde yapılmış dev bir topla gerçekleşen yürüyüşte taşınan pankat ve dövizler ile atılan sloganlar aslında tüm amacı belirtir nitelikteydi: “İklimi değil, sistemi değiştir!”, “350 hemen şimdi”, “Güneş istiyoruz, hayır düzene hayır; rüzgar istiyoruz hayır düzene hayır!”, “Kimsenin askeri olmayacağız, kömürcüler teröristtir, nükleerciler teröristtir, British Petrol teröristtir”, “Biz anti anti kapitalistiz”.

Hükümetlerin politikaları adaletsiz
Yazdıkları ve söyledikleriyle insanları çevre felaketlerine karşı uyarmaya çalışan Ömer Madra da 350’ye destek eylemindeydi. Basından yoğun ilgi gören Madra bir çok röportaj verdi ve Taksim Gezi Park’ında da grup adına basın açaklamasını okudu. Herkesle aynı amaçla eyleme katıldığını belirtip iklim değişikliklerine ve küresel ısınmaya karşı bir an evvel bilinçlenilmesi gerektiğini vurgulayan Madra basın açıklamasında, “Hükümetlerin uyguladığı enerji politikaları hem yoksul, güçsüz kitleler, hem de gelecek kuşaklar için adaletsizliklere yol açıyor. Politikacıları harekete geçirmek için çağrılarda bulunduk. Ama onların yaptıkları ‘yeşil badana’dan ibaret kaldı. En yeşilcinin kendileri olduğunu söylediler ama fosil yakıt şirketlerinin özel çıkarlarına hizmet ettiler. Bu riyakarlıklara yeter deyip ciddi olduğumuzu göstermenin vakti geldi” dedi.

Sorumlular hükümeler ve şirketler
Kalabalığın içindeki Küresel Eylem Grubu sözcüsü Nuran Yüce de sorularımızı yanıtladı. İklim değişikliğinin her yıl 325 milyon kişiyi etkilediğini vurgulayan Yüce, “Bu yaşananlar karşısında ne hükümetler adım atıp enerji politikalarını radikalce değiştiriyor, ne de şirketler sorumluluk alıyor. Bu yüzden sorumluluğu biz almak zorundayız. Türkiye’de hükümetin bu konuda neredeyse hiç adım atmadığını biliyoruz. 3. köprü, ormanların katliamı, Kömürlü Termik Santral, HES ve nükleer santral inşa etme tutkusuyla ekosistemin dengesine saldırılıyor. Bugün tüm dünyada binlerce meydanda ve noktada örgütlediğimiz bu eylemle tüm hükümetlere ‘Ya iklim değişimine çözüm olun ya da gidin diyeceğiz.’ ‘Şirketleri değil, gezegeni kurtarın’ diyeceğiz” dedi. 2005 yılından beri aktivisti olduğu grubun, özellikle sosyal medya ağları yoluyla hedeflerine yönelik bugüne yaptıklarını ve geldikleri noktayı anlatan Yüce, “Örneğin bu eylemi internet üzerinden örgütledik ama bunun arkasında yıllardır yaptığımız toplantılar, söyleşiler, projeler yatmakta. Amacımız ise; politikacıların bu enerji politikasını değiştirmek zorunda olduğunu anlatmak” diye konuştu.

Eylemceye uluslararası destek
Eylemin sonuna doğru aktivistlere katılan Noam Chomsky, “Aslında mesaj çok açık ve net; sizin gibi burada toplanan insanların sayısını artırmamız gerekiyor. Böylece, belki insanları büyük bir felaketten kurtarabiliriz” derken Richard Falk da 10/10/10 hareketinin gezegenin iyiliği için yapılan tabandan yükselen en büyük hareket olduğunu söyledi. Hükümetlerin insanların geleceğini kurtarmakta geç kaldığını belirten Falk, “Biz, petrol şirketlerinin emrindeki hükümetlerin iklim değişikliği inkarcıları desteklediğini biliyoruz. Ancak 350 hareketi, küresel iklim değişikliğini inkâr edenleri durduracak. İnsanların aynı gün tüm dünyada sokağa çıktıklarını gördüklerinde, inkar edip gerçeği saklayamayacaklar” diye konuştu.
Görünen o ki, doğayla barışı sağlamak ve sadece ülkeleri değil, tüm dünyayı üzerinde yaşayanlarla beraber korumak hala imkansız değil. Bugün bunun için çaba sarf edenlerin tek amacı; daha iyi yaşanılabilir bir dünya için insanların yarattığı bu tehditi ortadan kaldırmak. Amaç; nesiller arası eşitliği sağlayarak, dünya üzerinde olması gereken iklim ve doğa çeşitliliğini korumak.

Merak edenler için 350
Dünkü eylemlerde öne çıkan 350 sayısı, atmosferde her bir milyon parçacıkta en fazla bulunması gereken karbondioksit parçacığı adedinin güvenli üst sınırını ifade ediyor. Mevcut miktar milyonda 392 parçacık ve her yıl artış gösteriyor. Aynı adla kurulan uluslararası bir örgüt olan 350 hareketi de adını atmosferdeki karbondioksit miktarı hızlı bir şekilde milyonda 350 parçacığa inmesi talebinden alıyor. Hükümetler ve politikacıları harekete geçirmek için çağrılarda bulunan 350 Hareketi üyeleri sokak eylemlerinin yanısıra dünyanın dört bir yanında yüzbinlerce dilekçe yazıp, milyonlarca e-posta atıyor. Zira farkında olalım ya da olmayalım, inanalım ya da inanmayalım; küresel ısınma artık bir teoriden ibaret değil durum tespiti. 2007 yılında hükümetler arası iklim panelindeki bilim insanları iklim değişikliği konusunda harekete geçilmezse yaşanılacakları bir rapor halinde sunmuşlardı. Bu raporlarda 2020 yılı için öngördükleri buzul erimeleri halihazırda yaşanıyor. Pakistan’da sıcaklığın gölgede 53 derecenin üstünde seyretmesi, Rusya’da bin yılın en yüksek ısısıyla 15 bin insanın sıcaktan ölmesi, Sibirya tunduralarında bir milyon metrekare donmuş toprağın çözülmesi, Latin Amerika’da rekor yağışların olması, Afrika’nın yoksul ülkesi Nijerya’da sel ve kuraklıktan nüfusun yüzde 80’inin açlık ve kıtlık çekmesi de raporun işaret ettiği diğer tespitler. Doğu Avrupa’da, Keşmir’de, Hindistan’da, Çin’de, Kuzey Kore’de, Vietnam’da yaşanan taşkınlar, heyelanlar, yangınların birer tesadüf olmadığını savunan raporlarda sadece insanları değil, tüm canlı hayatını etkileyen iklim tehditinin boyutu azımsanmayacak derecede büyük olduğu vurgulanıyor.

Yorum yazın