Duman rock grubunun Isparta Süleyman Demirel Kongre Merkezi’nde 26 Aralık’taki konserinin 22 Aralık’ta valilik tarafından iptal edilmesi, grubu bu kentte görmek isteyenleri bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. İptalin gerekçesi -2010’da yine Isparta’daki konserin iptalinde olduğu gibi- grubun Rezil isimli parçasıydı. Grup, bu parçada İhlas Suresi’nin “Lem yelid velem yuled” ayetini “Lem yelid ve löp yutar” şeklinde değiştirdiği gerekçesiyle Süleyman Demirel Üniversitesi’nden (SDÜ) bir grup öğrenci tarafından “densiz” bulunmuş ve Belediye İş Hanı önünde düzenledikleri “Duman’sız hava istiyoruz” eylemenin hedefi olmuştu.
Az sayıda habere konu olan ve hemen hiç tepki görmeyen iptal kararı kanıksandı ve tıpkı 2010’da olduğu gibi “Duman’sız hava” isteyenler “kazandı”. Oysa bu tepkisizlik ve kanıksama, tam tersine, bir “dumanlı hava”nın habercisi. Yakın dönemde tanık olduğumuz bazı gelişmeler bu dumanın hayatımıza nasıl sızdığını anlatıyor: CNNTürk’ün Sevan Nişanyan’ın sözleri ve CNBC-e kanalının The Simpsons çizgi filmi nedeniyle Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından cezalandırılması gibi..
Birbirinden çok farklı gibi görünen bir rock parçası, bir röportaj ve bir çizgi filmi benzer cezalandırmaya iten ortak şey, üçünün de “toplumun mukaddesatını incittiği” yargısı.
Sonuncusundan başlayalım.
Duman Isparta’ya gelirse…
Gazetelerde Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Rock Topluluğu tarafından düzenlendiği yazılan konser, gerçekte özel bir şirket tarafından organize edilmişti. Topluluk, iptalden sonra yayınladığı basın bildirisinde yalnızca bilet temini ve konser duyuruları hakkında yardımcı oldukları belirtti. Aynı bildiride iptalin, Isparta Valiliği ve Isparta Emniyeti tarafından 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C Maddesi doğrultusunda verildiği aktarılıyor. Madde şöyle:
“İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır. Bu hususta alınan ve ilan olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında 66. madde hükmü uygulanır.”
Bu maddeye göre, Duman Isparta’da konser verirse güvenliğin sağlanamayacağı ve konserin de bu yüzden de iptal edildiği sonucuna varabiliriz.
Ulaştığımız SDÜ Rock Topluluğu, bu bildiriyi yayınlamak dışında bir şey yapmamalarını, konseri istemeyen zihniyetin fikirlerini değiştirmenin neredeyse imkansız olmasına bağlıyor. Organizasyon şirketinin ise Isparta Valiliği’ne itiraz dilekçesi sunduğunu, fakat kararın değişmediğini dile getiriyor.
SDÜ öğrencilerinin tümünün iptal kararından memnun olmadığını ise sosyal medyada gösterilen tepki ortaya koyuyor. Facebook ve Twitter’ da destek sayfaları açarak tepki koyan öğrenciler, Duman’ın Isparta’da istediklerini ve bu talebin üçüncü kez engelleyenemeyeceğini dile getiriyor.
Tanrı’ya inanmama özğürlüğü?
Toplum mukaddesatının fazlasıyla düşünüldüğü, irdelendiği ve cezaya dönüştürüldüğü bir başka örnek de CNNTürk’teki Enver Aysever’in sunduğu Aykırı Sorular programında yaşandı. 15 Ekim 2012’de yayınlanan programın konuğu dilbilimci ve yazar Sevan Nişanyan’dı.
Dini inancı olmadığını dile getiren Nişanyan, sunucu Aysever’in “insanların hakikâtine bu şekilde eleştiri getirmek sizce gerçekçi mi” sorusu üzerine “Onlar bence hakikati yanlış yolda arıyor ama ben doğru yolda aradığımı düşünüyorum. Bu inancımı da kimseyi kırar mıyım, üzer miyim diye düşünmeden açıkça ifade etme özgürlüğüne ve hakkına sahibim. İnsan olarak en temel hakkımdır bu. İfade özgürlüğünün bu derece kuşa döndürülmesi şu anda medeniyetin önündeki en büyük tehlikedir” demişti. Aysever’in “Siz doğrudan İslamiyet’e dair rencide edici bir eleşti yaptınız” tespiti üzerine ise “İslamiyet’in, tüm diğer tek tanrılı dinler gibi gerçeğe dayanmayan bir din olduğu kanısındayım. Çağı geçmiş ve gerçeğe tekabül etmeyen hurafelere dayanan bir inanç sistemi düşünüyorum. Bunu eleştirmeyi de bir görev kabul ediyorum. Diğer tüm dinler gibi..” cevabını vermişti.
Nişanyan’ın görüşleri, Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından rahatsız edici, aşağılayıcı, programı izleyen kişileri üzücü ve rencide edici bulundu ve kanala uyarı cezası verildi. Böylece İslamiyet’i (ve diğer dinleri) eleştirmenin, Tanrı’ya inanmamayı ifade etmenin ceza nedeni olduğunu öğrendik.
“Aile reisi” Homer Simpson
CNBC-e kanalı da The Simpsons çizgi film nedeniyle RTÜK “toplum değerleri” sebebiyle tarafından cezalandırıldı. RTÜK’ün basına yansıyan gerekçesinde Simson ailesinin “Tanrı’yı yok sayıdığı ve onun şeytana hizmetçilik yaptığını empoze ettiği, Noel kutlamalarında alkolü özendirdiği, dini inançlar kullanılarak karakterleri şiddete yönlendirdiği” gibi açıklamalar yer alıyor.
Kurumun başkanı Davut Dursun ise CNBC-e’ye verilen para cezasını daha sonra şöyle değerlendiriyor: “İlgili kuruma müeyyide uygulamamız, RTÜK'ün Tanrı’yı koruma refleksinden kaynaklanan bir şey değil. Küçükleri korumaya yönelik bir müeyyidedir.” Ne ironik ki RTÜK Başkanı, The Simpsons’ın çocuklar için değil, yetişkinlere hitab eden ve bu nedenle çocuklar uyuduktan sonra yayınlanan bir çizgi film olduğunu bilmiyor.
Başkan Dursun’un The Simpsons’ı bilip bilmemesi de çok önemli değil. Diyelim ki bir çizgi film, tıpkı Nişanyan gibi, Tanrı’yı yok sayıyor. Din ya da Tanrı’ya olan inanç, çizgi karakter Homer Simpson’un davranışlarından zarar görecek kadar savunmasız mı? Ya da o çizgi karakter, Homer da Tanrı’ya inanmadığını ifade etme özgürlüğüne sahip değil mi?
Duman’la başladık, dumanla bitirelim. Konserlerinin iptali konusunda bu kez yorum yapmayan grup, 2010’daki iptalin ardından tepkileri alakasız bulduklarını, eleştirdikleri şeyin dinin suistimal edilmesi olduğunu, insanların dini ve inancı ile dalga geçmenin kimsenin haddine düşmeyeceğini belirtmişti. İnananları sevindirmesi gereken bu açıklama bile belli ki dumanlı havada hatırlanamaz olmuş.