Sanat

Görsel-işitsel mirasın peşinde

Yazan: Meneviş Tozak

Traces in Grains, İstanbul Bilgi Ünivesitesi İletişim Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü tarafından, bu alana ilişkin varlığı koruma, farkındalığı arttırma ve ulaşılabilir bir görsel-işitsel miras bırakabilme amacına yönelik bir etkinlik olarak göze çarpıyor. Bu yılın seminerleri 23-24-25 Kasım tarihlerinde Santralistanbul’da gerçekleştirildi. Bu yılki etkinliğe katılanlardan biri de uzmanlık alanları eski sinema, Hollywood ve Japon sineması […]

Traces in Grains, İstanbul Bilgi Ünivesitesi İletişim Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü tarafından, bu alana ilişkin varlığı koruma, farkındalığı arttırma ve ulaşılabilir bir görsel-işitsel miras bırakabilme amacına yönelik bir etkinlik olarak göze çarpıyor. Bu yılın seminerleri 23-24-25 Kasım tarihlerinde Santralistanbul’da gerçekleştirildi.

Bu yılki etkinliğe katılanlardan biri de uzmanlık alanları eski sinema, Hollywood ve Japon sineması ve beşeri bilimler olan Tom Gunning’ti. Halen Chicago Üniversitesi’nde sanat tarihi ve medya çalışmaları hakkında ders veren Gunning, Türkiye’deki öğrencilerle ilk kez biraraya geldi ve “What is moving with the moving image” adlı konferansında sinemanın esin kaynağı olan flipbook’un tarihini anlattı. Arka arkaya sayfalara çizilen şekillerin, sayfalar hızla çevrilince hareket ediyor gibi görünmesi prensibiyle çalışan flipbook, 1868’den başlayıp geçirdiği dönüşüm sonunda Lumiere kardeşlerin 1895’te ilk film sayılan eseri ortaya çıkarmasında büyük bir esin kaynağı olmuştu.

Elif Rongen Kaynakçı ve Simona Monizza’nın sunduğu interaktif olarak gerçekleştirilen restorasyon konulu örnek olay incelemesinde de 3 eski filmin Glorious Lady, Az Utolso Hagnal ve Eva restorasyon çalışmaları ele alındı. Hollanda Film Müzesi’nde çalışan Kaymakçı ve Monizza, filmlerin nasıl arşivlerden çıkarıldığı, restorasyon çeşitleri ve restorasyon için yapılan çalışmaları izleyicilerle paylaştı. Bu arada izleyiciler, bir Macar filmi olan Az Utolso Hagnal’ın aslında Casablanca’yı da çeken ünlü yönetmen Michael Curtiz’in Amerika’ya yerleşip bu ismi almadan önceki bir işi olması gibi sinema tarihi açısından bazı ilgi cekici detayları da öğrenme fırsatı buldular.

Arşivden bir film buldukları zaman nerdeyse dünyadaki bütün film müzeleri ile irtibata geçtiklerini, en küçük bir ipucunun bile kendileri için önemli olduğunu anlatan Röngen ve Monizza, film restorasyonunun en az resim ve tarihi eser restorasyonu kadar önemli bir iş olduğunu, unutulmuş, parçalanmış bir filmi tekrar seyirci tarafından izlenebilir hale getirilmenin kendileri için en büyük motivasyon olduğunu söylüyorlar.

Yorum yazın