Sanat

Kimdir bu Ben Affleck?

Yazan: İpek Gündüz
Disney ABC TV Group (CC Lisansı)

Oyunculuğu, aşkları, kumarbazlığıyla dönem dönem adından söz ettiren Ben Affleck, üçüncü yönetmenlik denemesiyle Oscar’ı kaptı ve gündeme oturdu.

Amerikan Sinema Akademisi ödül törenlerinin 85’incisi sona erdi fakat tartışmaları hala sürüyor. En büyük tartışma konularından biri ise “En İyi Kurgu”, “En İyi Uyarlama Senaryo” ve “En İyi Film” ödülünü kazanan “Argo” filmi. Ben Affleck’in hem yönetmenliğini yaptığı, hem de şu anda 71 yaşında emekli bir CIA çalışanı olan Tony Mendez’i oynadığı filmde, ABD büyükelçiliğinin öğrenci ve militarist güçlerce işgal edilmesi sırasında kaçarak Kanada büyükelçiliğine sığınan altı Amerikalının İran’dan kurtarılma süreci anlatılıyor. Filmin en çok eleştirilen yönünün Amerikan milliyetçiliği yaptığı iddiası, konunun üzerinden tekrar geçilmesini gerektiriyor. Filmin Oscar sinyalleri en iyi yönetmen ve en iyi film dallarında ocak ayında aldığı Altın Küre’yle zaten verilmişti. Amerika ve savaş propagandası yapıldığına dair tepki çeken filmin “En İyi Film” ödülünün Beyaz Saray’dan duyurulması ise ayrıca dikkat çekici bir nokta. Filmin Amerikan klişeleriyle dolu olması mı yoksa Ben Affleck’in üstün (!) yönetmenlik başarısı mı Oscar almasına neden oldu bilinmez ama çoğu insanın aklında “Kimdir bu Ben Affleck?” sorusu canlandı.

Ergenlik dönemi Jennifer Lopez furyasına denk gelenler Onu Jennifer Lopez’in o zamanlardaki yakışıklı sevgilisi olarak bilir. Halbuki Ben Affleck kendini sinemada var etmiş bir aktör, senarist ve yönetmen. 1972 doğumlu Ben Affleck, öğretmen bir anne ile rehabilitasyon merkezi görevlisi bir babanın ilk çocuğu. Çok küçük yaşlarda gönlünü sinemaya kaptıran Affleck, ilk deneyimini sekiz yaşında PBS'nin “The Voyage of the Mimi” adlı biyoloji belgeselinde yer alarak yaşadı ve Matt Damon’la tanışması hayatının dönüm noktalarından biri oldu. “School Ties” adlı filmde Damon ile birlikte küçük bir rolde oynayan Affleck, daha sonra Richard Linklater'ın “Dazed and Confused” adlı filminde rol aldı. 1995 yılında yönetmenliğini Kevin Smith'in üstlendiği “Mallrats” adlı filmde oynadı. Affleck ve Damon ikilisi kendilerine şöhretin kapılarını ardına kadar açacak filmin senaryosunu ise birlikte yazdı. Kendi gibi sinemaya gönül veren kardeşi Casey Affleck sayesinde tanıştıkları yönetmen Gus Van Sant ile 1997 yılında “Good Will Hunting”e imza attılar. Matematik dehası olan bir gencin sorunlarını konu alan filmde, dehanın (Matt Damon) arkadaşını Ben Affleck canlandırdı. Bu filmle birlikte “En iyi Senaryo” ödülünü kazanan ikili Hollywood’un temel taşlarından olacaklarının sinyalini verdiler. Bu dönemlerde Gwyneth Palthrow ile yaşadığı aşkla sık sık gündeme gelen Ben Affleck oynadığı “Shakeaspeare in Love”, gerilim filmi “Phantoms” ve Bruce Willis'in de rol aldığı “Armageddon” filmleriyle ününü arttırdı. “200 Cigarettes”de kasvetli barmen, “Forces of Nature”da macera peşinde koşan seyis ve “The Boiler Room”da avcı olarak kamera karşısına geçen Affleck, ardından Billy Bob Thornton'un “Daddy and Them” adlı filminde rol aldı. “Dogma” adlı filmde Damon ile tekrar bir araya gelen aktör, bu filmde aşık bir meleği canlandırdı. Aktör 2000 yılında, Charlize Theron ile birlikte “Reindeer Games” adlı aksiyon filminde ve Gwyneth Paltrow ile birlikte de “Bounce” isimli bir romantik komedi filminde rol aldı. Affleck'in aynı yıl rol aldığı bir diğer film, yönetmeliğini Michael Bay'ın üstlendiği “Pearl Harbor” filmi oldu. 2. Dünya Savaşı yıllarında Pearl Harbor'un bombalanması sırasında geçen filmde Josh Hartnett ve Kate Beckinsale ile başrolleri paylaşan aktör, filmde bir pilotu canlandırdı. Bu filmle neredeyse keşke oynamasaydım diyeceği kadar eleştiri toplayan Affleck psikolojik bir çöküntü içine girdi, kumar ve alkol bağımlılığıyla gündemden düşmedi. Basına yansıdığı kadarıyla Las Vegas kumarhanelerinde kendini kaybeden aktör maddi açıdan da büyük kayıplara uğradı. Bu tutkuları yüzünden rehabilitasyon merkezine yatan Affleck, tedavi merkezinde geçirdiği günlerden sonra “şöhret olgusuna farklı bir gözle bakabilmeyi, büyüsüne kapılmadan tadını çıkarabilmeyi öğrendiğini” dile getirdi.

Oyunculuğuyla pek de fazla göz doldurmayan aktör, oyunculuğu ile ilgili gelen eleştirilerden etkilenmiş olacak ki 2008 yılında “He's Just Not That Into You”, “State of Play” ve “Extract” adlı filmlerle sinemaseverlerin karşısına çıktıktan sonra kendini yönetmenlik koltuğunda buldu. “I Killed My Lesbian Wife”, “Hung Her on a Meathook” ve “Now I Have a Three Picture Deal at Disney” adlı kısa metrajlı filmler çekti. İlk uzun metraj film denemesi ise başrolünde kardeşi Casey'in rol aldığı “Gone Baby Gone” oldu. İkinci film “The Town” ve üçüncü filmi “Argo”yla Oscar’ı alan Affleck, böylece yönetmenlik tahtını sağlamlaştırdı.

Girdiği bunalımdan sonra şimdilerde altın çağını yaşayan Ben Affleck, Jennifer Garner’la evli ve Violet ile Seraphina adında iki kız çocuğu babası.

1 Yorum

  • BİR GAZETECİ VE SİNEMA ELEŞTİRECEK KADAR ALTYAPI BİLGİLİ BİR İNSAN OLARAK ARGO YU SEYRETTİM..
    NASIL OSCAR ALDIĞINA HAYRET ETTİM.SENARYO BASİT OYUNCULAR BAŞARISIZ.KURGU SU BASİT.MEKAN VE YER SEÇİMİ SON DERECE ACEMİCE.FİLMİ SEYREDERKEN SIKILDIM.RUTİN BASİT BİR FİLM.DEMEKKİ ABD PROPOGANDASI YAPILMIŞ.TORPİLİ BOL FİLM.

Yorum yazın