Gündem Yargı

Suruç katliamı davası tek sanıkla başlıyor

Yazan: Ekim Akdal
Görsel: Suruç İçin Adalet Platformu

İddianamesi 19 ayda hazırlanan Suruç katliamının ilk duruşması 4 Mayıs Perşembe Şanlıurfa Hilvan’da görülecek. Soruşturmanın etkin yürütülmediğini savunan hukukçulara göre dava, adalet ve katliamı aydınlatma iddiası taşımıyor.

Suruç katliamına ilişkin davanın ilk duruşması 4 Mayıs Perşembe saat 09.05′de Şanlıurfa Hilvan’da görülecek.

Hiçbir kamu görevlisinin yargılanmadığı davanın üç sanığından Yakup Şahin, duruşmaya tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden ses ve görüntü bilişim sistemiyle (SEGBİS) katılacak. Şahin, yine IŞİD’in gerçekleştirdiği 10 Ekim 2015 Ankara Garı katliamının iki canlı bombasını Gaziantep’ten Ankara’ya getirmek ve saldırı sırasında gözcülük yapmaktan tutuklu bulunuyor. İddianameye göre Suruç davasının firari sanıkları Deniz Büyükçelebi ve İlhami Bali Suriye’de. Bu üç sanık için 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.

İddianamede katliamın sorumluları olarak anılan IŞİD üyeleri Halil İbrahim Durgun ve Yunus Durmaz’ın ise Gaziantep’te polisin evlerine düzenlediği operasyonda yakalanmamak için intihar ettikleri açıklanmıştı.

Kobanê’ye yardım götürmek amacıyla 20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç ilçesinde bir araya gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi gençler, Amara Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yapıldığı sırada IŞİD bağlantılı Şeyh Abdurrahman Alagöz isimli canlı bombanın saldırısına uğramıştı. Saldırıda 33 kişi hayatını kaybetmiş ve 150 kişi çeşitli şekillerde yaralanmıştı.

Suruç Asliye Ceza Mahkemesi, 9 Ocak 2017’de dönemin ilçe emniyet müdürü Mehmet Yapalıal’a “görevi ihmal ve kötü kullanma” suçundan 7500 TL para cezasına hükmetmiş ve bu cezayı 12 taksite bölmüştü. Katliamda yakınlarını kaybeden aileler karara “7500 TL’lik adaleti tanımıyoruz” diyerek tepki göstermiş ve kararı bir “ödül” olarak nitelendirmişti.

Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 ay süren soruşturma sonucunda hazırlanan iddianameyi 10 Şubat’ta kabul etmiş ve dava sürecini başlatmıştı. soruşturmayı yeterli

Soruşturmanın etkin yürütülmediğini savunan ve hukuka aykırılıklar bulunduğunu ifade eden Suruç İçin Adalet Platformu, Perşembe günü başlayacak dava öncesinde bir rapor yayınladı. 20 hukuk örgütü ve 815 avukattan oluşan platform, Suruç saldırısının “güvenlik zafiyeti olarak değerlendirilemeyeceği” belirtiliyor.

Hiçbir güvenlik önlemi yoktu, rutin önemler de kaldırıldı”

Rapora göre, kaymakamlık ve ilçe emniyet görevlilerine olay öncesinde ayrıntılı bilgi Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu tarafından verildi fakat 20 Temmuz günü Amara Kültür Merkezi’nin önünde hiçbir güvenlik önemli alınmadı. Kültür merkezinin bulunduğu caddede rutin güvenlik önlemi olarak tutulan TOMA’ların da saldırı öncesinde burada bulunmadığı da iddialar arasında.

Raporun en dikkat çekici bölümü, katliamın IŞİD bağlantılı ve poliste arama kaydı bulunan faili Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün Amara Kültür Merkezi’ne hiçbir güvenlik kontrolüne tabi tutulmaksızın girmesi. Diğer taraftan patlamanın hemen ardından TOMA, panzer, çevik kuvvet ekiplerinin ve iki sivil aracın olay yerine gelip caddeyi kapattığı, yaralıların tahliyesini kolaylaştırmak yerine ambulans geçişine engel olunduğu ve yaralılara ilk müdahalenin yapılacağı Suruç Devler Hastanesi’ne yığınak yaparak giriş çıkışları uzun süre kapattığı tespitleri de yer alıyor. Tanık ifadelerine dayanarak, yaralıların hastanelere taşınmaya çalışıldığı esnada polise ait bir araçtan havaya iki el ateş açıldığı, ayrıca TOMA ve panzerlerden gaz atıldığı iddia ediliyor. Tıbbı müdahaleyi geciktiren tüm bunların, daha fazla sayıda kayba neden olduğu düşünülüyor.

Olayı yeri inceleme ekiplerinin iki saatten uzun süre olay yerine gelmediği ve bu süre içinde hiçbir adli işlem gerçekleştirilmediğine yer verilen raporda, katliamda yaşamını yitirenlerin olay yerinde kalan eşyalarının ve telefonları Suruç İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde tutulmakta olduğu ifade ediliyor.

Tanıklar dinlenmedi, ifadeleri alınmadı”

Olay yerinde savcının bizzat yöneteceği, mağdur ve müşteki yakınlarının da katılacağı keşif ve görgü tanıklarının dinlenmesi işleminin soruşturma süresince yapılmadığına dikkat çeken rapor, olay yeri görüntülerinin incelenmesinin uzun süre ihmal edildiğine dikkat çekiyor. Katliamdan yaralı ve sağ kurtulanların ifadelerine başvurulmadığı gibi, soruşturma aşamasındaki bir çok işlemin savcı yerine terörle mücadele şubesi tarafından gerçekleştirildiği ve bunun da hukuka aykırı olduğu belirtiliyor. Dikkat çekilen bir diğer önemli nokta ise gün yüzüne çıkmış bağlantı ve deliller bakımından hiçbir koruma tedbiri uygulanmaması.

Platform, söz konusu saptamaları Şanlıurfa başsavcısına iletmesine rağmen görüşme başvuru ve taleplerinin cevapsız bıraktığını da belirtiyor.

“Bağlantılar ve örgüt yapılanması araştırılmadı”

Rapora göre iddianamede katliamların fail bağlantılarına ve örgüt yapılanmasına dair ek bir araştırma da bulunmuyor. Saldırganın istihbarat birimlerinde kaydı mevcutken eylem yapmasına göz yumulmasının, gelecekteki diğer saldırılara da imkan verdiği belirtiliyor:

“Suruç bombacısının terör kaydı bulunan abisinin de Ankara katliamının faili olması ihmali net olarak göstermektedir. Adli mekanizmanın hızlı ve etkin çalışmadığı, tam aksine soruşturma dosyasını sürüncemede bırakarak görevini ihmal ettiğini gözlemliyor.

Suruç soruşturmasında sadece koruma tedbirleri zamanında uygulanmış olsaydı, Ankara katliamının faili Yunus Emre Alagöz yakalanmış olur, her iki katliamın talimatını vere İlhami Balı Suriye’ye rahatlıkla geçiş yapmazdı.

Raporu hazırlayan Suruç İçin Adalet Platformu’na göre Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarının her biri bir diğerinin verisini oluşturuyor; kasıt ve ihmaller zinciri bir diğer katliamın koşullarını hazırlıyor.

Platform, 4 Mayıs Perşembe görülmeye başlanacak davanın, “katliamı aydınlatmak ve adaleti sağlamak adına bir iddia taşımadığı” görüşünü paylaşırken, Suruç Aileleri İnisiyatifi ise katılım çağrısı yaparak sonuna kadar bu davanın takipçisi olacaklarını belirtiyor.

Yorum yazın